Kimseden fayda ummam, dilenmem kol kanat;
Kendi boşluk ve gökkubbemde uçar giderim;
Eğilmek, esaret zincirinden ağırdır boynuma;
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir şairim.

Tevfik Fikret

24 Ocak 2011 Pazartesi

Milliyet-Uğur Meleke - Fener’de ‘sevgi’ dönemeci - Milliyet.com.tr

Milliyet-Uğur Meleke - Fener’de ‘sevgi’ dönemeci - Milliyet.com.tr


‘Ben de ıslıkladım’ üzerine...
G.Saray Başkanı basın toplantısı düzenledi, birkaç mühim hatayı düzeltti. Uykusuzluk nedeniyle “provokatörler” yerine “protestocular” demiş, zaten kimseyi de emniyete jurnallememiş. 600 trilyon meselesi tekrar açılmadı, Canaydın’a yapılan saygısızlığın da telafi edileceği söylendi. Diğer detaylarla (özellikle GS’nin iç siyasetiyle) zaten ilgilenmiyorum, hiçbir kulübün iç siyasetiyle ilgilenmediğim gibi...
Yalnız bu basın toplantısından aklımızda yine bir-iki soru işaretiyle bir-iki espri kalmadı değil:
1) Şu stada sızan 300 kişinin esrarı hâlâ çözülemedi! 3 değil, 30 değil tam 300 kişi stada sızıyor(!), gözümle gördüğüm olağan üstü güvenlik birimleri bunu ancak sızmadan sonra sezebiliyor! Boynumdaki akreditasyon kartında “her yer” yazmasına rağmen ben, bir arkadaşımı görmeye birinci kata sızamadım, çünkü güvenlik görevlileri sokmadılar. Türk futbolu efsanesi Fatih Terim elindeki davetiyeyle stada sızamadı, geri döndürdüler. Ama tam üç yüz kişi, hiç kimsenin ruhu duymadan Seyrantepe’ye sızabildiler...
2) Basın toplantısında Adnan Polat sportif başarısını anlatırken, toplam 11 yıllık yöneticilik döneminde 4 şampiyonluk kazanıldığının unutulmaması gerektiğini söyledi. Sanırım biraz matematik bilenler, Polat’ın kendi ağzıyla verdiği bu istatistiğin bir gurur vesikası değil, bir itiraf sayılabileceğini teşhis etmişlerdir.
52 yıllık Süper Lig tarihinde zaten 17 kere F.Bahçe, 17 kere de G.Saray şampiyon olmuş. Yani kaba bir hesapla üç yılda bir Fener, üç yılda bir de G.Saray lig kupası kazanıyor. Yani Polat döneminde de 11’de 4 (yani yaklaşık üç yılda bir) kupa kazanılıyor olması bir başarı veya başarısızlık verisi sayılmasa gerek.
3) Polat, kendi sportif başarısını tescillemek için 2007-2008 Süper Lig şampiyonluğunu “hocasız” şeklinde tanımlamakta bir kez daha beis görmedi. Oysa o sezonun son 6 haftasında takımı çalıştıran Cevat Güler, fizyoterapist değil, masör değil, pro-lisanslı bir teknik direktör. Daha önce Gaziosmanpaşa’da, Kartal Belediye’de filan çalışmış, Feldkamp sonrası G.Saray’da da profesyonel takım sorumluluğu yapmış.
Bir-iki ay önce bir televizyon programında tanıştığımız Cevat Güler, yayında kendisine ve hoca arkadaşlarına haksızlık yapıldığını, o günlerde soyunma odasının önünden geçmeyenlerin lig bitince şampiyonluğu sahiplendiğini söylemişti.
Lig bitti, bir lig daha bitti, bir lig daha bitti. Belli ki 2007-08 şampiyonluğunun rantı hâlâ bitmedi. Herhalde Cevat Hoca’nın İstanbul Üniversitesi’ndeki öğrencilerine bu hafta hayata dair / alçak gönüllüğe dair / işbölümü ve görev paylaşımına dair anlatacak çok şeyi vardır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder