Kimseden fayda ummam, dilenmem kol kanat;
Kendi boşluk ve gökkubbemde uçar giderim;
Eğilmek, esaret zincirinden ağırdır boynuma;
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir şairim.

Tevfik Fikret

18 Ocak 2011 Salı

L.Doğan Tılıç : Protesto, özür ve ceza…

L.Doğan Tılıç : Protesto, özür ve ceza…

dogantilic@birgun.net / 14:40 18 Ocak 2011
14 Punto 16 Punto 18 Punto

Başbakan Suriye’ye giderken yine Galatasaray stadyumunun açılışındaki protesto olayına değindi. Stadyumun yapımında Galatasaray’ın “bir Allah kuruşu” parası olmadığını anımsatıp, sanki stadı kendisi hediye etmiş izlenimi veren söylemini sürdürdü. “Aslında Galatasaray’ın olmayan” o stadın açılış töreninin Galatasaray tarafından organize edilmesinin de kendilerinin bir “lütfu” olduğunu ima etti.

Ve bence AKP iktidarının ruhunu yansıtan en önemli sözlerinden birini de o sırada söyledi dün: “O açılış törenini de bizim açılış törenleri içinde yapabilirdik. Sinan Erdem Kapalı Spor Salonu’nda yaptığımız gibi. 36 tesisin resmi toplu açılışını yaptık. Oraya da İstanbullular geldi. Farklı heyecan yaşadık. Bunun aynısını Seyrantepe’de yapabilirdik. Bütün organizasyonu ile yapabilirdik.

AKP iktidarı ve Başbakan buna alıştı. “Bütün organizasyonu” ile yaptıkları toplantılarda alkışlanmaya alıştılar. Memleketin tüm kurumları, sivil toplum örgütleri, meslek odaları, sendikalar, futbol kulüpleri, hatta o kulüplerin taraftarları “kendi organizasyonları”nın bir parçası olsun ve hep onları alkışlasınlar istiyorlar.

Başbakan halkın kendisini sevdiğinden emin. O yüzden, Cumartesi akşamı yaşanan protestoyu son dönemde yaşananlarla ilintilendirmiyor. “Organize edilmiş örgütlü bir protesto” olarak görüyor ve “halkın teveccühü 12 Haziran seçiminde ortaya çıkacak” diyor.

Başbakanbütün organizasyonunu kendilerinin yaptıkları” toplantılardaki alkışları halkın içinden gelen, kendiliğinden yükselen tepkiler olarak kabul ediyor, ancak bir stadyumda toplanan insanların, belki bir futbol takımına gönül vermekten başka ortak yanı olmayan bir kalabalığın anlık tepkisini ve protestosunu ise “örgütlü” sayıyor.

Saysın, kendi bilir! Bir iktidar bu tür durumlardan ders çıkarmaz ve “nankörler” deyip bırakır, “neden” sorusunu sormazsa, karşılaşacağı tek şey daha fazla bu türden protestodur.

Protestolar karşısında Başbakan’ın stadı terk edişine Ajax Kulübü Başkanı da bir anlam verememiş: “Bunun için gidilir mi? Protesto da bir hak değil mi?” diye sormuş.

Protesto bir hak. Anayasal bir hak. Bunu son zamanlarda artan protestolar nedeniyle iktidar temsilcileri de teslim etmek zorunda kaldılar zaten. “Protesto tamam da, taş atılmasın” dediler. “Tamam tepkinizi koyun, ama yumurta atmayın” dediler. “Her şeyi söyleyin, yalnız şiddet olmaz” dediler.

Hükümetin Avrupa ile ilişkiler ve görüşmelerden sorumlu bakanı Egemen Bağış protestoya bir standart bile getirdi. Üniversitelerde öğrencilerin tepkisiyle karşılaştığında, “Bırakın, AB standartlarında 3 dakika protesto etmek hakkı var” dedi.

Peki, Seyrantepe’de olan neydi? 3 dakika sınırı mı aşıldı? Taş mı atıldı? Yumurta mı fırlatıldı? Ağza alınmayacak küfürler mi edildi? Hayır. Bir hükümet başkanı protesto edildi. Islıklandı.

O hükümet başkanı ki, son zamanlarda toplumun önemli bir kesiminde yaşam biçimine müdahale algısına yol açmış. Heykele “ucube” demiş. “Tıksırıncaya” kadar içiyorsunuz demiş. Hoşuna gitmeyen gazetelerin boykot edilmesini, yazarların yazmamasını istemiş. Ülkesinde 50 kadar gazetecinin cezaevinde olmasını dert etmemiş. Referandum öncesinde darbecilerin yargılanmasından dem vurup, idam edilenler için ağlamış ama sonrasında hepsini unutmuş. Öğrencileri coplayıp gazlayan polise övgüler dizmiş. Sürekli övgüler dizdiği polis salınan Hizbullahçıların sırra kadem basmasını seyretmiş…

Ancak, Başbakan’a göre, protestoların “son dönemde yaşananlarla” ilişkilendirilmesi yanlışmış.

Protesto haksa, GS yöneticilerinin özür üzerine özür dilemesine ne demeli? Haydi, özür dilediniz, protestocuların stadın ve polisin kameralarından saptanıp stada alınmayarak cezalandırılmasına ne demeli? Islıkla protesto suç mudur ki, bunun cezası olsun?

GS yönetimi, ıslıkla protesto edenleri saptayıp cezalandırma anlayışının hangi rejimlerde kabul edilebilir olduğunu bir kez daha düşünmeli. Demokratik toplumlarda protesto haktır, cezası falan da yoktur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder