Kimseden fayda ummam, dilenmem kol kanat;
Kendi boşluk ve gökkubbemde uçar giderim;
Eğilmek, esaret zincirinden ağırdır boynuma;
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir şairim.

Tevfik Fikret

18 Ocak 2011 Salı

Güneri Cıvaoğlu - GS Stadı Maslak’ta olacaktı - Milliyet.com.tr

Güneri Cıvaoğlu - GS Stadı Maslak’ta olacaktı - Milliyet.com.tr

GS Stadı Maslak’ta olacaktı

19 Ocak 2011

İTÜ Kampüsü’nün bulunduğu Maslak’ta, o yemyeşil uzanan arazi daha Menderes’in DP iktidarı yıllarında Galatasaray’a önerilmişti.
Stat serüvenine oradan başlayalım.
Büyük Başkan Selahattin Beyazıt’tan dinlediklerimi anlatayım...
Devrin güçlü Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu okuldan Galatasaraylıydı.
Dönemin GS Başkanı Suphi Batur ve yönetim kurulu üyelerini davet eder ve şöyle bir öneride bulunur:
“Maslak’ta yüzlerce dönüm bir arazi var. Orayı size verdirteyim, Galatasaray’a yakışır bir stat yapın.”
Suphi Başkan, “konuyu inceleyelim ve size tekrar gelelim” cevabını verir.
Aradan çok kısa bir süre geçer.
Suphi Başkan ve arkadaşları Fatin Rüştü beye gelirler, “kararlarının olumsuz olduğunu” söylerler.
“Böyle bir inşaatın maliyeti çok yüksek, karşılayamayız” derler.
Oysa, arazinin bir kısmını satarak gerekli kaynağı yaratabilirlerdi.
Bunun üzerine Fatin Rüştü bey o halde kulübe katkısının olacağı bir başka öneride bulunur:
“Ali Sami Yen ve çevresi kulübün malı değil. Hasnun Galip Sokak’taki kulüp merkezini stadın olduğu yere nakledin. Bunu yaparsanız zilliyet statüsünü kazandırır bunu mülkiyete çevirtirim. Orası çok değerli bir yer olacak. Bunu yapın bari.”
Suphi Başkan ve arkadaşları, Zorlu’dan “düşünmek üzere” izin alır, ayrılırlar.
Birkaç hafta sonra gene Zorlu’nun odasındadırlar.
Cevapları bir kez daha olumsuzdur:
“Hasnun Galip’teki kulüp merkezi tarihidir. Üyelere, merkezi Ali Sami Yen’e taşımayı izah edemeyiz. Zaten stadın bakımı ve diğer masrafları da mülkiyetle birlikte bize geçtiğinde altından kalkamayız.”
İşte Ali Sami Yen’in sadece üst kullanım hakkının Galatasaray’da oluşunun kısa öyküsü...
Üst kullanım hakkı Galatasaray’da oldukça devletin bunu geri alması, stadı yıkarak ticari gelire dönüştürmesi mümkün değildi.
Bu durumda yeni ve modern bir stat sahibi olmak için Galatasaray yönetimi bir formül üretti.
Galatasaray Ali Sami Yen ve çevresindeki üst kullanım hakkını devlete geri verecekti.
Devlet de buna karşılık, ticari değeri çok daha düşük bir araziyi, GS’ye gösterecek ve orada modern bir stat kaynağını tahsis edecekti.
Bu takasta devletin kârı çok daha fazla olacaktı.
Başbakan Erdoğan’ın da aklı buna yattı.
Dün de yazdığım gibi devlet harcadığından fazlasını kazandı.
Sanılanın aksine, Seyrantepe’de hastane, yeşil alan ve özel kesime satılan parçalar GS’nin terkleridir.
Devlet kârlı, Galatasaray da modern ve muhteşem bir stat sahibi oldu.
Ama, ne kadar “kazan-kazan” durumu olsa da, Başbakan Erdoğan kararlı olarak ağırlık koymasaydı bürokrasi aşılarak sonuca varılamazdı.
Sonuç: “Hibe de yok, diyet de yok...”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder