Kimseden fayda ummam, dilenmem kol kanat;
Kendi boşluk ve gökkubbemde uçar giderim;
Eğilmek, esaret zincirinden ağırdır boynuma;
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir şairim.

Tevfik Fikret

24 Ocak 2011 Pazartesi

Sabah - LEVENT TÜZEMEN - Polat yeniden başkan!

Sabah - LEVENT TÜZEMEN - Polat yeniden başkan!

Polat yeniden başkan!

Liderler, anlamlı kararlar vererek, hatalarını kabul edip takipçileri ve kurumları için en iyi olanları belirleyerek saygı kazanırlar. Bir lider, camiasının güvenini kazanmak için yeterliliğini ve karakter özelliklerini ortaya koymalıdır.
Galatasaray Başkanı Sayın Adnan Polat, var olan liderlik özelliklerini geç de olsa dünkü basın toplantısıyla ortaya koydu. Galatasaray Başkanları sert olur. Onlara ulaşmak zordur. Galatasaray'da başkanlık sistemi vardır. Polat, başkanlık sürecinde bu tanımlara uzak bir yönetim sergiledi. Sakin, hoşgörülü ve affediciydi. Bunda Galatasaray menfaatlerinin zarar görmemesi çabası vardı. Bu yumuşak tavrına zaman zaman suistimallerle yanıt aldı. Galatasaray büyüklerinin bana öğrettiği bir söz şöyle der: "Def-i mazarrat, celb-i menfaiden evladır."
Yani "Muzuru defetmek, onun getireceği faydadan daha hayırlıdır." Galatasaray Başkanı Polat'ın Mehmet Helvacı, Vedat Eşkinat ve Doğan Yalçınkaya'ya yönelik "Onurlu insanlar gibi sizi istifaya davet ediyorum" çağrısı geç de olsa yukarıdaki sözün tam karşılığıdır. Polat'ın yaşadığı sıkıntılar hep iyi niyetinin ve hoşgörüsünün suistimal edilmesinden kaynaklandı. Polat, alıştığımız Galatasaray Başkanı tavırlarını sergilememiştir. Rahmetli Özhan Canaydın'ın başkanlığı döneminde bir yönetici yüzüne karşı "Genel kurul kararı almazsak ibra edilmeyeceğiz" gibi bir tehditte bulunabilir miydi? Asla!
Polat, camiaya, taraftara önemli mesajlar verdi. "Galatasaray'ın sahibi, vücudu genel kurul, ruhu da taraftardır. Biri olmazsa diğeri de olmaz. Bunlar birbirlerini tamamlarlar" diyerek camiayı ve tribünleri sağduyuya ve birlikteliğe davet etti. Polat, bu konuşmayla bence Galatasaray'a yeniden başkan seçilmiştir.
Camia, mali kongreye kadar sakin kalmalıdır. Sayın Başkan da yine Galatasaray büyüklerinin "Olma kimsenin lütfuna talip, bedeli hürriyettir" sözünü bunca sıkıntıdan sonra unutmamalıdır. Geçmişteki Galatasaray başkanları gibi yapmalı; masaya yumruğunu vurmakta artık geç kalmamalıdır.

Galatasaray Taraftar Açıklaması



http://www.galatasaray.to/

Milliyet-Uğur Meleke - Fener’de ‘sevgi’ dönemeci - Milliyet.com.tr

Milliyet-Uğur Meleke - Fener’de ‘sevgi’ dönemeci - Milliyet.com.tr


‘Ben de ıslıkladım’ üzerine...
G.Saray Başkanı basın toplantısı düzenledi, birkaç mühim hatayı düzeltti. Uykusuzluk nedeniyle “provokatörler” yerine “protestocular” demiş, zaten kimseyi de emniyete jurnallememiş. 600 trilyon meselesi tekrar açılmadı, Canaydın’a yapılan saygısızlığın da telafi edileceği söylendi. Diğer detaylarla (özellikle GS’nin iç siyasetiyle) zaten ilgilenmiyorum, hiçbir kulübün iç siyasetiyle ilgilenmediğim gibi...
Yalnız bu basın toplantısından aklımızda yine bir-iki soru işaretiyle bir-iki espri kalmadı değil:
1) Şu stada sızan 300 kişinin esrarı hâlâ çözülemedi! 3 değil, 30 değil tam 300 kişi stada sızıyor(!), gözümle gördüğüm olağan üstü güvenlik birimleri bunu ancak sızmadan sonra sezebiliyor! Boynumdaki akreditasyon kartında “her yer” yazmasına rağmen ben, bir arkadaşımı görmeye birinci kata sızamadım, çünkü güvenlik görevlileri sokmadılar. Türk futbolu efsanesi Fatih Terim elindeki davetiyeyle stada sızamadı, geri döndürdüler. Ama tam üç yüz kişi, hiç kimsenin ruhu duymadan Seyrantepe’ye sızabildiler...
2) Basın toplantısında Adnan Polat sportif başarısını anlatırken, toplam 11 yıllık yöneticilik döneminde 4 şampiyonluk kazanıldığının unutulmaması gerektiğini söyledi. Sanırım biraz matematik bilenler, Polat’ın kendi ağzıyla verdiği bu istatistiğin bir gurur vesikası değil, bir itiraf sayılabileceğini teşhis etmişlerdir.
52 yıllık Süper Lig tarihinde zaten 17 kere F.Bahçe, 17 kere de G.Saray şampiyon olmuş. Yani kaba bir hesapla üç yılda bir Fener, üç yılda bir de G.Saray lig kupası kazanıyor. Yani Polat döneminde de 11’de 4 (yani yaklaşık üç yılda bir) kupa kazanılıyor olması bir başarı veya başarısızlık verisi sayılmasa gerek.
3) Polat, kendi sportif başarısını tescillemek için 2007-2008 Süper Lig şampiyonluğunu “hocasız” şeklinde tanımlamakta bir kez daha beis görmedi. Oysa o sezonun son 6 haftasında takımı çalıştıran Cevat Güler, fizyoterapist değil, masör değil, pro-lisanslı bir teknik direktör. Daha önce Gaziosmanpaşa’da, Kartal Belediye’de filan çalışmış, Feldkamp sonrası G.Saray’da da profesyonel takım sorumluluğu yapmış.
Bir-iki ay önce bir televizyon programında tanıştığımız Cevat Güler, yayında kendisine ve hoca arkadaşlarına haksızlık yapıldığını, o günlerde soyunma odasının önünden geçmeyenlerin lig bitince şampiyonluğu sahiplendiğini söylemişti.
Lig bitti, bir lig daha bitti, bir lig daha bitti. Belli ki 2007-08 şampiyonluğunun rantı hâlâ bitmedi. Herhalde Cevat Hoca’nın İstanbul Üniversitesi’ndeki öğrencilerine bu hafta hayata dair / alçak gönüllüğe dair / işbölümü ve görev paylaşımına dair anlatacak çok şeyi vardır...

Polat ‘İki kale arkasının tezahüratı protestoyu bastırır’ demişti, yoksa gitmezdik - GAZETEVATAN.COM

Polat ‘İki kale arkasının tezahüratı protestoyu bastırır’ demişti, yoksa gitmezdik - GAZETEVATAN.COM

DEVLET Bakanı Faruk Nafiz Özak, Türk Telekom Arena’nın açılış davetiyesini götürdüğü zaman Adnan Polat’a çekincelerini ilettiklerini açıkladı. Özak, “Polat’a Galatasaray Liseliler protesto edebilir, bizden pek hoşlanmazlar dedik. Kendisi ‘İki kale arasında maçlarda en güçlü tezahüratı yapan taraftarlarımız olacak. Olabilecek protestoları bastırmaya yeter’ güvencesini verdi” dedi.

Galatasaray’ın yeni stadı Türk Telekom Arena’nın açılışında yaşanan gerginlik sonrası Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın stadı terk etmesine varan gelişmelerin perde arkasıyla ilgili ilk kez önemli detaylar açıkladı. Galatasaray Başkanı Adnan Polat, açılış davetiyesini götürdüğünde Bakan Özak, çekincesini aktarmış: “Bu tür kalabalık ortamlarda protestolar gündeme gelebiliyor. Galatasaray Liseliler protesto edebilir, çünkü bizden pek hoşlanmazlar.” Ancak Polat, Özak’a “Merak etmeyin Sayın Bakanım. Biz önlemimizi aldık. İki kale arkasında Galatasaray maçlarında en güçlü tezahüratı yapan taraftarlarımız olacak. Onların tezahüratı, olabilecek protestoyu bastırmaya yeter” sözleriyle güvence vermiş.

27 Ocak’ta başlayacak Universiade 2011’in (Uluslararası Üniversitelerarası Kış Oyunları) ev sahibi Erzurum’a yaptığımız seyahatte sorularımızı yanıtlayan Devlet Bakanı Özak, protestolar için “O tür kalabalık ortamlarda protestolar yaşanabilir. Zaten Galatasaray Başkanı Adnan Polat’ı da protesto edenler vardı” yorumunda bulundu.

“Aslında protestoları ilk ateşleyen Polat’a yönelik bazı tepkilerdi” diyen Özak, şunları söyledi:

“TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın konuşması sırasında protestolar artınca, konuşma biter bitmez Sayın Başbakan’a ‘Hadi gidelim’ dedim. Çok da güzel bir konuşma hazırlamıştım. Çünkü ben Ali Sami Yen Stadı’nın açılışında bulunmuştum. Orada futbol oynamıştım. Trabzon’da futbolun gelişmesinin ilk temelinde Ali Sami Yen’in harcı vardır. Bunları anlatacaktım. Aslında Sayın Başbakanımıza, ‘Müsade edin ben de konuşayım, sonra stattan çıkalım’ dedim. Gürültüden Sayın Bayraktar’ın neler söylediğini tam anlamadım ama protestoların artışından konuşmada taraftarı sinirlendiren mesajlar olduğunu anladım. Sayın Başbakanımıza, ‘Belki beni de yuhalarlar ama Galatasaray camiası için onore edici mesajlar vereceğim’ dedim. Ama stattan hemen ayrılmak istedi. Hep beraber çıktık.”

Seyrantepe’ye hastane yapacaktık Başbakanımız stat için ısrar etti

Erzurum’da bize eşlik eden Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Seyrantepe’de Türk Telekom Arena’nın yükseldiği arsanın durumuna açıklık getirdi. Akdağ, şunları söyledi: “Aslında biz oraya hastane yapacaktık. Sayın Başbakanımız stadyumdan yana tavır koydu. Ben hastane konusunda çok direndim ancak Başbakanımız, ‘Tamamdır, oraya stadyum yapacağız, size hastane için yer buluruz’ dedi”. Akdağ, Türk Telekom Arena’ya yakın bir noktada hastaneyi yapacaklarını belirterek, kompleksin çok büyük olacağını ifade etti.

Protestocuların tespit edilip stada alınmamasını doğru bulmuyoruz

Galatasaray taraftarına kızgın olmadığını belirten Faruk Nafiz Özak, “O protestoların kaynağında Adnan Polat’a oluşan tepkiler vardı. O nedenle Galatasaray taraftarına kızgın değiliz. Türk Telekom Arena’nın açılışını düğün günü gibi hayal etmiştik. O gölgelendiği için üzüldüm” diye konuştu.

Bakan Özak, Türk Telekom Arena’da protestoya katılanların tespit edilmeye çalışılıp sonra stada alınmamamak istenmesini de doğru bulmadıklarını söyledi. Özak, “Bu bize de zarar veriyor. Polat bizi de zor durumda bırakıyor. Bırak kimi tespit ediyorsun” açıklaması yaptı. Başbakan Erdoğan’ın yaşanan o tatsız geceyi unuttuğunu, gündeminin çok dolu olduğunu ifade eden Özak, “Daha fazla uzatmanın da anlamı yok. Sayın Başbakan Galatasaray taraftarına, camiaya kızgın olmadığını zaten söyledi” dedi.

Avrupa’da kupa alırsa Beşiktaş’ı tutabilirim

SAĞLIK Bakanı Recep Akdağ, Galatasaray’a duyduğu sempatinin UEFA kupasından kaynaklandığını belirtti. Akdağ, “Eğer Beşiktaş da ülkemize Avrupa’dan kupa kazandırırsa, onları tutabilirim” dedi.

Biz ev sahibiyiz, kullanım hakkı Galatasaray’ın

FARUK Nafiz Özak, spordan sorumlu Devlet Bakanlığı’nın Türk Telekom Arena’nın “ev sahibi” olduğunu söyledi. Özak, “Diğer birçok statta olduğu gibi kulüpler kiracı konumunda. Galatasaray, üst kullanım hakkına sahip bir kiracı” dedi ve vazgeçmenin söz konusu olmadığını sözlerine ekledi.

Milliyet-Uğur Meleke - Ben de ıslıkladım! - Milliyet.com.tr

Milliyet-Uğur Meleke - Ben de ıslıkladım! - Milliyet.com.tr

Ben de ıslıkladım!


Hafta sonları stadyumlarda toplanan bir küçük ilçe nüfusu kadar insanı, sadece o günkü müsabakayı boş gözlerle izlemeye gelen işsiz/hissiz ve fikirsiz kalabalıklar olarak değerlendirme hatasına sıkça düşeriz. Oysa bir futbol müsabakası sadece çayır-çimen, top-kale, ıslık ve düdükten ibaret değildir; bir kentte yaşayan 40-50 bin bambaşka insanı, siyahı-beyazı, kadını-erkeği, dinliyi-dinsizi, faşisti ve komünisti yana yana, omuz omuza getirebilecek tek organizasyondur aynı zamanda... Bir sinema ya da tiyatro salonu birkaç yüz, bir konserse birkaç bin kişiyi toplayabilir genelde... Bir futbol müsabakasındaysa farklı hayat standartlarına, eğitim düzeylerine ve siyasi görüşlere sahip 50 bin farklı insan 10-12 dönüme sıkışabilir.
Bir spor müsabakası, bir ayakkabı boyacısıyla bir fabrikatörün, bir travestiyle bir profesörün, bir rahiple bir yankesicinin bir arada ya da ayrı ayrı tepkilerini gösterebilecekleri bir ortamdır. Parti mitingine, sendika toplantısına benzemez. Demokratik ülkelerde bu kadar farklı insanı tahakküm altına almaya pek kimsenin gücü yetmez. İki sezon önce Fenerbahçe yönetimi tribünleri kontrol etmek istedi, yapamadı; aylarca Zico sesleri yükseldi. Beşiktaş’ınki denedi, sonuç vermedi. Bir tribün engellemeye çalıştığı halde diğerleri hep bir ağızdan yönetimi protesto ettiler. Türk Telekom Arena’da yaşanan da daha öncekilere benziyor: Birleşik bir grup alkışlıyor, ama bağımsız çoğunluk dinlemiyor. TOKİ Başkanı’nın konuşmasına kızıyor, tepkisini yuhalayarak ve ıslıklayarak gösteriyor.
O yüzden bu stadyumlardan yükselen sesleri küçümsememek lazım. Statlar hürdür ve masumdur. Hırvatistan’ın temelleri Zagrep’in Maksimir Stadı’nda atılmıştır. Çavuşesku’nun çöküşünün önemli bir evresi Bükreş’in Ghencea Stadı’nda yaşanmıştır. İstanbul’un Seyrantepesi’nde yaşanan da öyle hür, öyle masum bir tepkidir özünde...

10 liranın hesabı
Tabii ki hiç kimse Ali Sami Yen Spor Kompleksi’nde böyle bir protestoyu arzu etmezdi. Zaten bu protestonun da çoğu başbakana değil, ondan önceki konuşmacılarıydı. Başbakan ve ekibi İstanbul’a harika bir spor kompleksi yaptılar. Bu statta 2020 Avrupa Şampiyonası maçları oynanacağına eminim. Ve samimiyetle söylüyorum, bu stat son iki Avrupa Şampiyonası’nın oynandığı (Portekiz, İsviçre ve Avusturya’daki) bütün statlardan daha güzel...
Ama protestonun kökeni, bence stadın fiziksel özelliklerine dayanmıyor. Kamu vicdanını yaralayan başka iki büyük hata var: Birinci hata, 600 trilyonluk bir yatırımı ikide bir ayda 600 lira kazanan insanların gözüne sokmak.
O 600 trilyon, bakanın/bürokratın cebinden çıkmadı. Pardon çıktı. Ama 600 trilyon değil, 10 lira çıktı. Ülke nüfusu 70 milyon olduğuna göre, bu stadın yapımı için kaba bir hesapla hepimizin cebinden 10 lira çıktı. O zaman devlet erkânı, cebinden 600 trilyon harcamış gibi değil, CEBİMDEN 10 LİRA HARCAMIŞ GİBİ KONUŞMALI. Bana 600 trilyonu değil, 10 lirayı anlatmalı...

Nahif ve güçsüz
İkinci hataysa daha bireysel. Ölmüş bir insanın arkasından kullanılan iki sözcük çok yaralayıcı: “Özhan Canaydın’ın karşımızda NAHİF ve GÜÇSÜZ duruşu, dün gibi aklımızda” diyor TOKİ Başkanı... Kamuoyu o sözcüğü NAİF (saf, deneyimsiz) olarak anladı; oysa cümlenin gelişinden o kelimenin NAHİF (zayıf, cılız, çelimsiz) olduğu tahmin edilebiliyor.
“Sayın TOKİ Başkanı; bugün kuvvetli-güçlü-sağlam olabilirsiniz, olabiliriz. Ama unutmayınız: Toprağın altı, nice kuvvetli şahlarla, sultanlarla, padişahlarla dolu...”

5149 sayılı yasa
Islık meselesinin en trajikomik kısmıysa, en sonunda saklıymış: Galatasaray Başkanı Polat, ıslıklayanları 240 kamerayla tespit edip stada bir daha almayacaklarını beyan etti. Şimdi Sayın Başbakan’a, Sayın Spor Bakanı’na, Sayın TFF Başkanı’na soruyorum:
1) İnsanlar hoşlarına gitmeyen bir şeyi protesto etmek için ne yapmalı? Tribüne döner bıçağı, keser, kasatura mı sokmalı? Birbirini mi vurmalı? Küfür mü etmeli? Yoksa en medeni protesto biçimini mi (yani alkış, ıslık ya da yuhalamayı mı) tercih etmeli?
2) 5149 sayılı sporda şiddet ve düzensizliği önlemeye dair yasa içeriğinde “ıslıkla protesto” stada girmeme sebebi olacak mı?
3) Aynı yasada stada girecek/girmeyecekleri kulüp başkanları mı belirleyecek? Mesela Karabük Başkanı tipini beğenmediği adamı, Antep Başkanı kendisine muhalif olanı stada sokmayabilir mi? Eğer kulüp başkanlarının böyle bir yetkisi yoksa Sayın Polat, hangi hukuka dayanarak böyle tehditte bulunabiliyor?
Eğer bu ülkede ıslıkla protesto yasaksa; stada girecekleri/girmeyecekleri İl Güvenlik Kurulu değil, Bakanlık değil, Polis Teşkilatı değil, kulüp başkanları belirleyecekse; ben bundan sonra hiçbir stada girmek istemiyorum. Hatta, kendimi ihbar ediyorum: Cumartesi 19:30’da ben de ıslıklı protestoya katıldım. 240 kameranızla zaten yerimi ve kimliğimi tespit etmişsinizdir. Beni de bundan sonra TT Arena’ya almamanızı arz ederim.
Nokta...

İlk yarının ardından (Düşme hattı)
Küme düşme hattında yer alan 3 takım; Konya, Buca ve Kasımpaşa’nın ikisinin oynatmama değil oynama odaklı takımlar olması ilginç...
Konya belki de 10 büyük Avrupa Ligi’nin en negatif takımı. Barcelona’yı kim durduracak diyorlar, Belek’e hazırlık için gelseler ve Konyaspor’la karşılaşsalar enteresan sınav olacağına emindim! Doğan’ın 6 stoper ya da 7 ön liberolu düzeniyle Süper Lig’de mücadele etmenin Konyalılar’a da keyif verdiğini düşünmüyorum.
Kasımpaşa, Konya’nın aksine hücumcu takımdı, ama teknik adam değişikliği sonrası bu kimliği koruyacaklarına şüpheliyim. Eğer Vural’ı tutsalardı sevinecektim, çünkü küme düşseler bile takımı alkışlayacak ve hocaya “Bizi tekrar lige çıkart” diyecek vefalı bir taraftar kitlesine sahipler. Belki de Vural orada devam edecek ve Türk futbolunda bir devrim yapacaklardı.
Mesela Buca, hoca değişikliği sonrası kimlik bunalımını 10 haftadır yaşıyor. Aybaba devre arasında kendi takımını yaptı ve aynı anda Leko, Erkan, Sercan, Musa ve bir santrforlu düzeniyle beşli hücum eden takım üretti. Dipteki 3 takım içinde en büyük şansa sahip ekip, genç-dinamik ve hücumcu Buca gibi görünüyor.

Sabah - 3 ismi istifaya davet etti

Sabah - 3 ismi istifaya davet etti

Adnan Polat, son günlerde yaşanan gelişmeleri değerlendirerek ve Sarı-Kırmızılı takımın geleceği ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu..

Tüm Galatasaraylılara selamlar, sevgiler. Yoğun bir Ocak ayı yaşıyoruz. Hayatımın en yoğun olduğu 20 gün yaşadım. 11 Ocak'ta Ali Sami Yen'e veda ettik. 12 Ocak'ta yeni divan kurulu üyelerinin beraatlarını verdik. 15 Ocak'ta TT Arena'nın açılışı, sonra Antalya maçı. Ocak ayını ayrıca malum sıkıntılarla geçiriyoruz. Ben hukukun üstünlüğüne inanan bir kişiyim. Milletine ve devletine bağlı biriyim. Irk dil ve din önemli değildir. Siyasi görüşlere de saygı gösteririm. Kul hakkı yemekten korkarım . Ali Sami Yen'e kaçak girerek Galatasaraylılığım başladı. Yıllarca Ali Sami Yen tribünlerinde zamanımı geçirdim.



3 YÖNETİCİNİN ACİLEN İSTİFASINI İSTEDİ

Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, toplantının sonunda asıl bombayı patlattı. Dün akşam yapılan yönetim kurulu toplantısının ardından kendisine yönelik sert açıklamalar yapan 2. Başkan Mehmet Helvacı ile birlikte yöneticiler Vedat Eşkinat ve Doğan Yalçınkaya'nın istifasını istedi.

Bugün Dedeman Otel'de gerçekleştirilen basın toplantısında Başkan Polat, dünkü yönetim kurulu toplantısında yaşananlar için şunları söyledi:

"Düşünebiliyor musunuz, yönetim kurulu toplantısında ikinci başkanım bana "ibra olmayacağız, erken seçime gidelim" diyor. Düşünebiliyor musunuz? Ben yaptığım her işin hesabını veririm. Sanki yolsuzluk, hırsızlık yapmışız gibi ibradan korkuyorlar. Bu kulübe şeffaflığı ben getirdim. Divan Kurulu'na eskiden 1-2 sayfa rapor giderdi şiemdi sayfa sayfa rapor gidiyor. Bizim bir çekincemiz yok. Galatasaray'ın sahibi genel kurul, ruhu da taraftardır. Bana böyle bir öneriyle geliyor, "eğer olmazsa da imza toplar seçim çağrısı yaparım" diyor. Ben bunu anlamadım bir daha sordum kendisine. Bunu da kendisi basına açıkladığı için söylüyorum burada. Yoksa açıklamazdım. Kimse Galatasaray yönetimini tehdit edemez, kimse şantaj yapamaz. Mehmet Helvacı, Doğan Yalçınkaya ve Vedat Eşkinat'ı onurlu insanlar gibi istifaya davet ediyorum. Bugün akşama kadar bana istifalarını ulaştırmalarını bekliyorum. Unutulmamalıdır ki Galatasaray Başkanı bir aslandır, kuzu değildir." Polat, Mehmet Helvacı ile 5 yıldır birlikte çalıştığını, çok güzel işler de yaptıklarını belirtek, ancak bundan sonra kendisiyle çalışmasının mümkün olmadığını söyledi.

''TÜRK TELEKOM ARENA'NIN DEVRİNİ ÖNÜMÜZDEKİ 10 GÜN İÇERİSİNDE ALMAYI BEKLİYORUZ''

Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, yeni statları Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın devrini 10 gün içerisinde almayı beklediklerini söyledi.

Polat, Dedeman Oteli'nde düzenlediği basın toplantısında, Türk Telekom Arena'da daha yapılması gereken işlerin olduğunu ifade ederek, ''Stadı arzu ettiğimiz 5 yıldızlı otel seviyesine getirmek için biraz zamana ihtiyacımız var. Devrini önümüzdeki 10 gün içerisinde almayı bekliyoruz. Devriyle ilgili Sayın Başbakanın imzaladığı protokolde yol haritası belirlenmiş vaziyette. TOKİ'nin Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'ne (GSGM) bunu devretmesi, ki etti. Bütün eksiklikler tespit edilerek etti. Bu eksiklikler giderilecek ve biz de GSGM'den alacağız'' diye konuştu.

Türk Telekom Arena'nın devrini henüz alamadıkları için statta istedikleri bazı çalışmaları yapamadıklarını vurgulayan Polat, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Rahmetli Ali Sami Yen Bey'den, rahmetli Özhan Ağabey'den herkes prim sağlamaya çalışıyor. Hastalığında da prim sağlamaya çalışıyorlardı, öldü, yine prim sağlamaya çalışıyorlar. Adamcağızı rahat bırakın. Ali Sami Yen Bey ve Özhan Canaydın Bey ile tüm Galatasaray büyüklerinin o statta yeri olacak. Ama biraz sabır, biraz zaman verin, biraz anlayış gösterin. Bu statta en büyük emeklerden birini tabii ki rahmetli Özhan Canaydın yapmıştır, yapacaklarımızı görün ondan sonra konuşun.''

-''FUTBOLUN NASIL YÖNETİLECEĞİNİ BİLİYORUM''-
Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, artık zamanını futbola harcayacağını ve sarı-kırmızılı takımı iyi yerlere getireceğini ifade etti.

Galatasaray'da büyük yatırımların hepsini bitirdiklerini anlatan Polat, ''Artık bundan sonra konsantre olabileceğim, zaman harcayabileceğim bir dönemim var ve ben bunu futbola harcayacağım. Ben futbolu biliyorsam, bu takımı iyi yerlere getireceğim. Çünkü ben futbolun nasıl yönetileceğini biliyorum. Belki bu 3 sene içerisinde çok fazla mesai veremedim ama iki sene futboldan sorumlu başkan yardımcısı olduğum vakit 20.45 şampiyonluğunu ve son 6 hafta teknik direktörsüz şampiyonluğu hatırlayın. Bundan sonra futbol üzerine kesinlikle daha fazla mesai harcayacağız. Çünkü Galatasaray'da futbol iyi gittiği zaman herkesin kimyasını düzeliyor, kötü gittiği zaman kimyası bozuluyor'' değerlendirmesinde bulundu.
Adnan Polat, devre arası için 5 transfer sözü verdiklerini hatırlatarak, ''Transferler yapıldı. Transfer bitti mi, hayır bitmedi. Galatasaray'ın formasının hakkını verenler bu takımda kalacak, vermeyenler de bu takımla vedalaşacaklar. Kendilerini kanıtlamaları için önlerinde zaman var'' dedi.

Sabah - HINCAL ULUÇ - Galatasaray Adnan'dan kurtulmalı..

Sabah - HINCAL ULUÇ - Galatasaray Adnan'dan kurtulmalı..

Galatasaray Adnan'dan kurtulmalı..

Galatasaray'ın Adnan'dan kurtulması, bir spor ya da polemik konusu değil.. Tamamen ekonomik..
Galatasaray camiası başkanına ateş püskürüyor. Sebepleri Radikal'de (Bu konuda en alkışlanacak yayını Radikal yapıyor. Uğur Vardan ve arkadaşlarını kutlarım. "Ne şiş yansın, ne kebap" demeden gazetecilik yapıyorlar çünkü.) Bener Orhan özetliyor sebepleri..
"Özhan Canaydın'a ve Galatasaray'a dilenci göndermesi yapan TOKİ Başkanının olayları tahrik eden konuşmasına en sert tepkiyi göstermesi gerekirken "Doğru" diye onayladığı için. Stadı terk eden Egemen Bağış'ın fırçasına tek kelime edemediği için.. Ayni bakanın 24 yaşındaki danışmanının "Kuş beyinliler", Spor AŞ. Genel Müdür Yardımcısı'nın "Babaları belli değil bunların", bir politikacının "İdrakten mahrum sefiller" diye bir gurup Galatasaraylıya sövmesine ortam hazırladığı için. Galatasaray'ın, Seyrantepe'yi Mecidiyeköy karşılığı aldığını açıklamaya dahi cesaret edemediği için.. Bir takım Galatasaraylıları "Islık çaldılar diye polise ihbar ettiği için.. Ali Sami Yen adını üç kuruşa sattığı için.."
Bunlar ayrı.. Benim konum tamamen ekonomik.
Ekonomik..
Yani, Galatasaray batabilir..
Adnan Polat, başkanlıkta kalmakta direnirse, Galatasaray batabilir..
Başbakan daha ilk gece "Devlete ait bu stadın sadece kullanım hakkı Galatasaray'da. Ama onun da sözleşmesi henüz imzalanmadı" diye aba altından sopa gösterdi. Beş ay sonra bu ülkede seçimler olmasaydı, o sopa, aba altında da kalmazdı aslında. Ama hangi siyasal lider, milyonlarca oyu olan bir camiayı, hem de spor gibi fanatizm dolu bir camiayı, seçim yılında karşısına almak ister..
Ama unutmayın. Türkiye, kraldan fazla kralcılar ülkesidir.. Üstelik Galatasaray kulübü kongre üyesi olmasına ve Arena için cebinden çıkan bütün parayı, Ali Sami Yen arazisini pazarlayarak fazlası ile geri almasına rağmen, TOKİ Başkanının tavrını ve konuşmasını ve karşısında Galatasaray Başkanı ünvanı taşıyan şahsın sus pus olmasını hatırlayın..
Sanem Altan, Vatan'daki yazısında altını çizmiş..
Galatasaray'ın geleceğini kurtaracak üç büyük proje var..
Riva.. İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin kararına bağlı..
Florya'nın taşınması ve yerine villalar yapılması.. Büyük Şehir Belediyesine bağlı..
Florya'daki altyapı tesislerinin taşınacağı yeni arazinin tahsisi.. Devlete ve Büyük Şehir Belediyesine bağlı..
Büyük Şehir kime bağlı.. Başbakana..
Aşağı yukarı bir milyar lirayı geçen projeler bunlar. İyi bir santrfor transferi için 10 milyon lira bulamayan Galatasaray'ın bugün bir milyar lirayı (Eski parayla 1 katrilyon) kayba tahammülü var mı?.
Peki, Arena'nın daha yapılması gereken tonla işi var. Çevre düzenlemesi ve oto parklar.. Yollar.. Kim yapacak?.
Kara yolları ve Büyük Şehir..
Kime bağlı bunlar.. Başbakana..
Başbakan "Yapmayın" demez. Ama ona bağlı olanlar yapmaz, ya da yavaşlatırlarsa, Arena'nın yapımındaki aksamalarda olduğu gibi "Bu stat bitecek" diye gürler mi, yoksa omuz silkip geçer mi?.
Tahmin edin bakalım..
Arena'nın açılışındaki olayların bile bile lades olduğunu herkes biliyor.
Tek sorumlunun Adnan Polat olduğunu da herkes biliyor.
Şimdi, beş on ıslıkçıyı teşhir etmekle, başbakanın ünlü öfkesinin tatmin olmayacağını da herkes biliyor.
Başbakan öfkeli olunca etrafının tavrının ne olacağını da herkes biliyor.
Kimse kimseyi kandırmasın.
Galatasaray'da suların durulması, iktidarın öfkesinin yatıştırılması, ancak en büyük sorumlunun, günahlarının kefaretini ödemesiyle mümkündür.
Adnan Polat, ortaya çıkıp bir öz eleştiri yapmalı ve Galatasaray Başkanlığından, hatta Galatasaray'dan istifa etmelidir.
Başka türlü bu fırtına dinmez ve 1 milyar liralık bir yükün altına düşecek zaten ekonomik dar boğazdaki Galatasaray batar..
"Batmaz" falan diye hamaset edebiyatı yapmasın kimse..
Ekonomi battı mı, ülkeler batıyor, günümüzde..Bir kulübün lafı mı olur?..

Haşhaş Helvacı'ya karşı! - Galatasaray

Haşhaş Helvacı'ya karşı! - Galatasaray

Haşhaş Helvacı'ya karşı!

Galatasaray İkinci Başkanı Mehmet Helvacı'nın açıklamaları üzerine konuşan yönetim kurulu üyesi Ali Haşhaş, Helvacı'nın açıklamalarına kesinlikle katılmadığını söyledi.



Galatasaray Yönetim Kurulu üyesi Ali Haşhaş, Mehmet Helvacı'nın açıklamalarına katılmadığını ve görev sürelerini doldurmaları gerektiğini söyledi. Haşhaş sözlerini şöyle sürdürdü: "Galatasaray yönetimi seçilmiştir ve süresini doldurmalıdır. Ben çoğunluğun ne istediğini bilmiyorum ama bizi seçmişler, seçildiğimiz süreyi doldurmadan bunu bırakmak, görevden kaçmak demektir. Yapılmış çok ciddi işler vardır. Görevi bırakırsak ileride bize şöyle diyecekler; "biz size görevi verdik, siz bu görevi yapmaktan kaçtınız" derler.

Helvacı'nın Galatasaray'a artık zarar veriyoruz açıklamalarına kesinlikle katılmadığını söyleyen Ali Haşhaş şunları söyledi: "Görev süremiz içinde muhteşem işler yapıldı, birleşme yapıldı, Riva'nın ruhtası alındı, stat yapıldı, Galatasaray yıllık 300 milyon TL'lik gelir seviyesine ulaştı. Sizce görevi bırakmamız doğru mu? Bence Arena'nın açılışında kesinlikle provoke vardı. Bayram havasında geçmeliydi, bu işte çok büyük katkısı olan Başbakanımız böyle bir şey yaşadı. Bu olaylar karşısında sessiz kalmamız da bir erdemdir. Galatasaray çok büyü keyif alacağı, şaşalı bir dönemi yaşayacağı dönemde nasıl böyle bir olayla karşılaşır anlamak mümkün değil. Bence ciddi bir provoke olduğuna inanıyorum. Galatasaray ekonomik olarak dünya takımı olmak üzereyken, bu olayların başımıza gelmesi düşündürücü. Galatasaraylılık çok önemli bir şeydir. Bu tip olaylar karşısında sessiz ve dikkatli davranmalıyız.

Bu akşamkı yönetim kurulunda Işın Çelebi ve ben yoktum. Bu nedenle tam olarak ne konuşulduğunu bilmiyorum. Galatasaray yönetim kurulu üyesi olmak çok ciddi bir iş, bu nedenle çok dikkatli olmalıyız. Türk Telekom Arena ismini 2,5 sene önce imzaladık. O gün bir tarlaya bu şirket önemli paralar verdi ve Galatasaray'a önemli katkılar yaptı. Galatasaray birleşmeyi bu anlaşma ile yapmıştır. Görüşlerini açıklayan herkes çok önemli insanlar, abilerimizin mesajlarını değerlendireceğiz ve onlardan önemli dersler çıkartıp yolumuza devam edeceğimizi düşünüyorum."

Helvacı'dan genel kurul talebi! - Galatasaray

Helvacı'dan genel kurul talebi! - Galatasaray

Helvacı'dan genel kurul talebi!

Galatasaray İkinci Başkanı Mehmet Helvacı, sarı-kırmızılı kulübün içerisinde bulunduğu durumdan kurtulmak için yönetimin ya genel kurula gitmesi gerektiğini ya da istifalar ile genel kurul kararının çıkarılması gerektiğini söyledi. Helvacı, başkan Adnan Polat'ın 24 saat içerisinde bu konu hakkında kararını vereceğini açıkladı.

Galatasaray'da sular durulmuyor. Galatasaray Kulübü İkinci Başkanı Mehmet Helvacı, yönetim kurulunun yaptığı toplantıda, kulüp başkanı Adnan Polat'tan olağanüstü genel kurula gitme talebinde bulunduğunu açıkladı.

Başkan Adnan Polat ile bir değerlendirme yaptıklarını ifade eden Helvacı, "Bugün yapılan toplantıda görüşlerimi net bir şekilde ilettim. Başkanımız Adnan Polat yapılan görüşmelerimizden sonra bir değerlendirme yapacak. Ben çözüm olarak genel kurula gidilmesini, bir seçim takvimi belirlenmesini ya da istifa edilerek genel kurula gidilebileceğini gündeme getirdim. Şu anki durumdan kurtulmak için kesin çözüm budur. Bu durumdan rahatsızım ve başkan Adnan Polat 24 saat içerisinde kararını açıklayacak.

İSTİFA, GENEL KURUL YA DA GÜVEN TAZELEME

Helvacı, Galatasaray Kulübü'nde ciddi bir bölünmüşlüğün de olduğunun altını çizerek; Sportif başarısızlıklar önemli değil, her şey bir yana biz Galatasaray duruşumuzu kaybettik. Ortada bir bölünmüşlük var. Ben de kendime ona göre bir yol haritası çıkartacağım. Çok doğru işler yaptık ama Galatasaray'ı artık ayrıştırıyoruz ve zarar veriyoruz. Hassas günlerden geçiyoruz ve çok fazla
konuşup gerginlik yaratıp Galatasaray'ı bölmek istemiyorum. Galatasaray'da bütünlüğü sağlamanın başkanın elinde olduğunu düşünüyorum. Gelişen olayları hep birlikte izleyeceğiz. Yeniden konuşmak gerekirse konuşacağız. Genel Kurul ile güven tazemeliyiz çünkü giderek parçalayacı olduğumuzu düşünüyorum." dedi.

Mehmet Helvacı'nın bu açıklamalarının ardından Galatasaray Yönetimi'nin Genel Kurul kararı almaması halinde istifalar ile genel kurul kararı çıkartması ya da göreve devam etmesi bekleniyor. Olası bir Genel Kurul kararı çıkmaması halinde ise Mehmet Helvacı, bugün yaptığı açıklamada istifa edeceğini belli etti.

HAYRİ KOZAK'TAN HELVACI'YA ELEŞTİRİ
"HELVACI, GENEL KURUL ÇAĞRISI YAPAMAZ"

Galatasaray Kongre üyesi Hayri Kozak da, Mehmet Helvacı'nın açıklamalarını değerlendirdi. Kozak, Mehmet Helvacı'nın kişisel olarak genel kurul çağrısında bulunamayacağını belirterek; Helvacı'ya eleştirilerde bulundu.

Kozak şu ifadeleri kullandı:

"Bu akşam yönetim kurulunda değil miydi arkadaşlar! Yani Mehmet Helvacı, yönetim kuruluna genel kurula gidilmesi yönünde öneri de bulunmuş. Mehmet Helvacı, kişisel olarak genel kurul çağrısında bulunamaz. Bir defa tek kişinin Galatasaray'ın genel kurula gitme talebini ilk defa görüyorum. Mehmet Helvacı ve ekibi diye bir şey olduğunu anlıyorum. Başkan, genel kurula onay vermeden genel kurula gitmez. Haldun Bey'le birlikte iki yönetim kurulu üyesi istifa etti, toplam 14 yönetim kurulu üyesi var ve çoğunluğun kararına göre genel kurul olabilir. Böyle bir talep Galatasaray'ı genel kurula götürmez."

"G.SARAY CAMİASINDAN ÖZÜR DİLEMELİLER"

"Başkan Adnan Polat sadece yönetimi değil, tüm camiayı temsil ediyor. Evet Başbakan'dan özür dilenmiştir, camianın ileri gelenleri de özür dilemiştir ama Başbakan'ın stattan ayrılışından sonraki görüntüler çok tatsızdı. O olaylar Sayın Başbakan'a yapılan olumsuz tepkilerin ötesine gitmiştir. Kulübün başkanına çok yakın cepheden el hareketleri ve ağır suçlamalar gelmiştir. O kişilerin yakın korumaları ve arkadaşları tarafından da twittera çok ağır sösler yazılmıştır. Ve ilgili bakan tarafından da yapılabilir bunlar denmiştir. Bu kişiler Galatasaray Başkanı şahsından, Galatasaray camiasından özür dilemelidirler. Sayın Başkan bu konuda sessiz kalmıştır, buna şiddetle itiraz ediyorum. Sukünet aranan günlerde bu suçlu arayışıyla ateşin üzerine benzin atmak durumunda kalıyoruz. Galatasaray'da suçlu arama çabaları artık son bulmalıdır. "

Sabah - TT Arena'ya soruşturma

Sabah - TT Arena'ya soruşturma

Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı, Türk Telekom Arena'nın açılışında yaşanan protesto sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer yetkililere yönelik suç unsuru oluşturan bir eylem gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti amacıyla inceleme başlattı.


Alınan bilgiye göre, 15 Ocak 2010 tarihinde Türk Telekom Arena'nın açılışında yaşanan protestoya ilişkin çıkan haberleri dikkate alan Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı, olay sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer yetkililere yönelik suç oluşturan herhangi bir eylemin gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek amacıyla inceleme başlattı.

Savcılık, bu amaçla İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğüne bir yazı göndererek, suç oluşturan bir eylem olup olmadığının tespiti için gerekli çalışmanın yapılmasını istedi.

Asayiş Şube Müdürlüğünün çalışmasının sonucunda suç unsuru içeren bir eylem tespit edilmesi halinde eylemi gerçekleştirenler hakkında yasal işlem yapılacağı bildirildi.


POLİS, TOPLAM 220 KAMERANIN KAYDETTİĞİ GÖRÜNTÜLERİ İNCELİYOR
Türk Telekom Arena'nın açılışı sırasında yaşanan protesto sırasında toplam 220 kameranın kaydettiği görüntüler, polis tarafından inceleniyor.

Alınan bilgiye göre, Galatasaray Kulübünce 200 kameranın kaydettiği görüntüler ile yayıncı kuruluşlar ve polisin 20 kamerayla kaydettiği görüntüler, İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğüne ulaştırıldı.

Polisin görüntüler üzerinde yaptığı ilk incelemede, protestonun Galatasaray'ın bir taraftar grubu tarafından gerçekleştirildiği belirlendi. Görüntülerin incelenmesi sırasında protestocuları susturmaya çalışan kişilerin varlığı da saptandı.

Kamera kayıtlarında şimdiye kadar olayla ilgili kişilerin kimliğine ulaşılamadı, ancak belirli bir grubun varlığı tespit edildi.

Polisin, öncelikle protestoyu gerçekleştiren gruptan kişilerin kimliklerini belirleyeceği, ardından da bu kişilere bilet temin eden kuruluşları saptayacağı öğrenildi.

Fotomaç - İmza toplamak nafile!

Fotomaç - İmza toplamak nafile!

İmza toplamak nafile!

Divan başkanı Aktar: Olağanüstü kongre için 850 imza gerekiyor Bunu bulmak zor. Mart'ta Mali Genel Kurul var. Her şey konuşulur

fotomac.com.tr / 20.01.2011 04:12
Olası görünmüyor
G.Saray Divan Kurulu Başkanı , son günlerde dile getirilen olağanüstü kongre çağrıları için, "Üyelerimizin nafile bir işle meşgul olacaklarını sanmıyorum" yorumunu yaptı. Radyospor'a konuşan Aktar, "Bunlar uygulaması zor şeyler. Kayda açık üye sayımız 8 bin 500 civarında. Yüzde 10'u 850 eder. Böyle kalabalık bir grubun imza toplaması olası değil. Mart'taki Mali Genel Kurul'da her şey konuşulur" dedi.

Başbakan'a değildi
İrfan Aktar, Türk Telekom Arena'nın açılışında yaşanan protestoları TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'ın yaptığı konuşmanın tetiklediğini de savunarak, "Aleyhte tezahürat direkt Başbakan'a değildi" diye konuştu. Aktar, G.Saray'ın yeni stada hiç bedel ödemeden sahip olduğu iddialarının kabul edilemeyeceğini de dile getirerek, "Arena, Ali Sami Yen'in üst kullanım hakkının geri verilmesine karşılık yapıldı" ifadesini kullandı.

O stada giremeyecek bir kişi var! - HTSpor.com

O stada giremeyecek bir kişi var! - HTSpor.com

O stada giremeyecek bir kişi var!
Fatih Altaylı yazdı...
19/01/11 08:53


Sağ salimdöndük çok şükür. Bavulmavul da kaybolmadı bu sefer.
Kızımla 4 gün kaçtık.
Benim iki günlük işime iki gün de kızımla tatil ekleyip.
Biz yokken memleket yine karıştı.

Diyeceksiniz ki, karışmadığı günmü var, ki o da doğru. Yokluğumun en önemli meselesi, Başbakan Erdoğan’ın Türk Telekom Arena’nın açılışında protesto edilmesiydi. Ben de uzaklardan yazdım “Ayıp” diye.

Bu fikrimde bir değişiklik yok. Konuğa hakaret edilmez, konuk protesto edilmez. Orada, Başbakan’ın geldiği sıradan bir maç oynanmıyor. Galatasaray’ın bir açılışı var, Başbakan da onun için gelmiş. Konuk olarak.

Üstelik de Galatasaray o stada kavuşsun diye ciddi emek vermiş. Gayret sarf etmiş. Başbakan’ın bu konudaki gayretini bizzat içinde olduğum için biliyorum.

Ammmaaa... Her şeyin olduğu gibi bu işin de bir aması var elbet. Fransa’dayken duymadığım, görmediğim bir şeyi buraya gelince gördüm.

TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın konuşmasını dinledim gelir gelmez.

Hani dedim ya “Konuğa hakaret edilmez” diye, konuk da ev sahibine hakaret etmez. Bayraktar, nedendir bilinmez, bir garip konuşma yapmış. Bu konuşmanın zaten gergin tribünleri gerdiği aşikâr.

Niye böyle konuştu, neden bunları söyledi bilmiyorum.

Ama eğer oraya bir şenlik için gelmiş on binlerce kişiye bunları söylerseniz, elbette tepki tatsız olur.

Yine de Galatasaray taraftarı, Başbakan Erdoğan’a değil, bir başka Erdoğan’a, Erdoğan Bayraktar’a tepkisini göstermeliydi.

Belki o zaman haksız konuma düşmezdi, ayıbın altına imza atmamış olurdu.

Ama kalabalıkların psikolojisi böyle oluyor, böyle yönleniyor. Ortaya herkes açısından tatsız sonuçlar çıkıyor.

Yine de yanlış, yine de tatsız. Tabii en tatsız olan da Galatasaray’ın başkanlık koltuğunu işgal eden zat-ı muhteremin söyledikleri.

“Protesto edenleri stada almayacağız.”

Yok ya!
Babanın stadı da almıyorsun.
Protesto bir haktır.
O stada herkes girer. Ama bu gidişle bir tek Galatasaray’ın başkanlık koltuğunu işgal eden zat giremeyecek gibi duruyor.


GALATASARAY'IN O STATTA ÇOK KATKISI VAR!
Başbakan, Galatasaray’ın Türk Telekom Arena’da tek kör kuruş katkısı olmadığını söyledi.

Bir bakıma doğru ama diğer bakımdan çok derece yanlış.

Galatasaray o stat için, Mecidiyeköy’deki yani kentin göbeğindeki muhteşem bir 34 dönümü terk edip gitti.

Bence büyük yanlış yaparak. Ki, bunu hep yazdım.

Milyar dolarlık araziden çıktı, kendine ait olmayan bir stada gitti.

Yani Galatasaray yer değiştirmek suretiyle o stadı devlet adına bedavaya getirdi. Kimsenin cebinden tek kuruş çıkmadı.

Ne milletin, ne devletin. Keşke aynı şartlarla Beşiktaş’a, Fenerbahçe’ye de stat yapılsa. Ama onlar akıllı, böyle bir şeyler yapmazlar.

Bakın size bir şey söyleyeyim, Galatasaray şimdiye kadar devlet imkânlarından en az yararlanan kulüp oldu.

Hep kendi yağıyla kavruldu. İhaleci müteahhit başkanlar seçmedi.

Galatasaray’ı genelde profesörler, doktorlar yönetti. Bütün kulüplere antrenman sahası, spor salonu arazisi diye dünyanın mülkü verilirken Galatasaray hiçbir şey almadı.

Florya’daki arazimizi, nur içinde yatsın Halil Burnaz ve arkadaşları yıllar önce para toplayıp aldılar.

Ali Sami Yen’in yanındaki iki dönümlük yeri de öyle.

Bunun karşılığında Galatasaray, Türk’ün bayrağını her yerde en tepelerde dalgalandırdı.

Ve şimdi 1 milyarlık arazi verip 300 milyonluk stat aldı.

Kimse haksızlık yapmasın. Ben olsam Mecidiyeköy’ü asla geri vermezdim. Oranın parasıyla yarın öbür gün 10 stat yapılır.

20 Ocak 2011 Perşembe

Selim Terzi Özür Diliyor

Selim Terzi ÖZÜR DİLİYOR

15.01.2011 tarihinde Türk Telekom Arena açılışında yaşanan protesto sırasında o
an çevremde bulunan insanların söylemlerinden etkilenerek, ortamın gergin atmosferinin de etkisi ile haddini aşan ve hakarete varan ifadeler kullandım.

Bulunduğum konum itibari ile kullanmış olduğum üslubun bana yakışmadığının
farkındayım ve bu üsluptan ötürü tüm Galatasaraylılar’dan ve camiamızdan özür diliyorum.

Bugüne dek, tarafıma söz hakkı tanıyan pek çok haber gündeme gelmiş olmasına rağmen, sessizliğimi muhafaza etmemdeki sebep ise, olayların cereyan ettiği günün hemen ertesinde malum sosyal paylaşım sitesinde iki kere dile getirdiğim özrün görmezden gelineceğini düşünmemiş olmamdır.

Kamuoyunun bilgisine arz ederim…

Saygılarımla…
SELİM TERZİ

Acemiliğime gelmiş olabilir 20 Ocak 2011 Perşembe 02:31

Acemiliğime gelmiş olabilir 20 Ocak 2011 Perşembe 02:31

Acemiliğime gelmiş olabilir

Arena'daki olaylı gecenin ardından okların hedefi haline gelen TOKİ Başkanı Bayraktar sessizliğini bozdu: Günahımı alıyorlar. Kimseye hakaret etmedim. Taraftar psikolojisini bilememiş olabilirim. Bu tesis için çok uğraştım, hakkımda davalar açıldı. Canaydın dostumdu

Ali Ekber ERTÜRK / ANKARA
Türk Telekom Arena'nın tarihi açılışında bazı Galatasaray taraftarlarının, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan protestosuna ilişkin tartışma hala sürüyor. Törende yaptığı konuşmayla gerilimi artırdığı iddia edilen ve boy hedefi haline gelen TOKİ
Başkanı Erdoğan Bayraktar, AKŞAM'a konuştu. Galatasaray'ın merhum Başkanı Özhan Canaydın'a ve Galatasaray camiasına yönelik ithamlarda bulunduğu iddialarını reddeden Bayraktar'ın sözleri şöyle:

GARİP DEMEDİM
Konuşmamın herhangi bir yerinde, iddia edildiği gibi hakaret unsuru taşıyan, 'zavallı' veya 'garip' gibi ifadeler varsa bedelini ödemeye razıyım. Yok böyle bir şey. Ben kimseye hakaret etmedim, kimseyi aşağılamadım. Konuşma metnimi orada yırtıp attım. Ama bir örneğini de saklıyorum. İsteyene vermeye hazırım.

RAHMETLİ ÇOK ÜZÜLÜYORDU
Orada dile getirmek istediğim konu, rahmetli Özhan Canaydın'ın çektiği üzüntülerdi. Yaptığım konuşmayla rahmetliyi yad ettim. Rahmetli Canaydın, stadın yapım sürecinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle çok üzülüyordu. Bu konuda çok mustaripti. Bir an önce alnının akıyla çözüme kavuşturmak için çok uğraştı. Defalarca benimle, Sayın Başbakan'la görüştü. Bu işi sağlığında halledip Galatasaray camiasına armağan etmek için gecesini gündüzüne kattı. Ben rahmetlinin yaşadığı üzüntüleri, bu stadın onun için ne anlam ifade ettiğini anlatmaya çalıştım. Mahzun ve beyefendi duruşunu aktarmaya çalıştım. Konuşmamda, Özhan Canaydın'a ve Galatasaray camiasına yönelik hakaret anlamına gelecek tek bir kelime sarf etmedim.

DUYGULARIMI DİLE GETİRDİM
Belki ben taraftar psikolojisini bilememiş olabilirim. Bu nedenle acemi davranmış olabilirim. Ama bütün samimiyetimle söylüyorum ki, tamamen iyi niyetli şekilde duygularımı dile getirdim. Stadın yapım sürecinde çekilen sıkıntıları anlatmak istedim. Ben içi dışı bir insanım. İçimden geçtiği gibi konuşmak istedim. Son derece iyi niyetle, olayın hikayesini aktardım. Ama buna rağmen suçlandım.

CANAYDIN'IN KALEMİNİ SAKLIYORUM
Kİmseyİ incitecek, kimsenin zoruna gidecek ifade kullanmadım. Merhum Canaydın'a ithamda bulunmak, aklımın ucundan bile geçecek bir şey değildir.
Rahmetli en sevdiğim insanlardan biridir. O da beni çok severdi. Bana armağan ettiği kalemi, en kıymetli hediyelerden biri olarak saklıyorum. Çok beyefendi, çok kibar biriydi.

'BULUT' DEDİM 'AAA ÖRDEK' ANLADILAR
- BEN 'Hava bulutlu' dedim, onlar 'Aaa, ördek' anladılar. Benim suçsuz yere günahımı alıyorlar. Bunu yapanlar ellerini vicdanlarına koysunlar. Ben bu stadı bitirmek için müteahhitlerle, altı resmi kurumla dişe diş mücadele verdim. Suçlandım, hakkımda davalar açıldı, mahkemelere gidip geldim. Şimdi soruyorum; Böylesine sıkıntılı bir işin altından kim rahatlıkla kalkabilirdi?

BAŞBAKAN 'YETER Kİ BİTİRELİM' DİYORDU
- O kadar çok sorunla karşılaştım ki anlatmakla bitiremem. O stadı gerçekleştirmek için adeta savaş verdim. Baktık olacak gibi değil, Sayın Başbakan hepimizi çağırdı, dinledi. Sonra bize 'Ne yaparsanız yapın, ama bu stadı bir an önce bitirin' talimatı verdi. Sayın Başbakan'ın, o kadar büyük emeği ve çabası var ki anlatamam. Stat işi tehlikeye girdiği dönemlerde, Sayın Başbakan bana 'Gerekirse TOKİ'nin cebinden ver, yeter ki bitirelim orayı' dedi.

DEVLETİZ, YAPMAYA MECBURUZ:
- KİMSEYE beni suçlamalarından dolayı kırgın da değilim, küskün de. Yaptığımız işi kimsenin yüzüne vurmuş da değiliz ve 'Bak biz yaptık, karşılığını istiyoruz ama siz bunu yapıyorsunuz' diye sitem de etmiyoruz. Bu hakkı asla kendimde göremem. Çünkü biz devletin temsilcileriyiz. O yapıyı yapmaya mecburuz. Bunun için sitem etmeye de karşılık beklemeye de hakkımız yoktur. Hatta o ortamda konuşanın ben olduğumu bile sonradan fark etmişler.

Melih Aşık - Tekyumruk! - Milliyet.com.tr

Melih Aşık - Tekyumruk! - Milliyet.com.tr

Tekyumruk!

20 Ocak 2011

TT Arena’daki protestonun faturası Galatasaray’ın “Tekyumruk” adlı taraftar grubuna çıkarılmak isteniyor. Dünkü gazetemizde bunun haberini okumuşsunuzdur.
Galatasaray’ın adı en duyulan taraftar grubu “Ultraaslan” son olayda Adnan Polat’ın yanında yer alınca Galatasaray camiasında prestij kaybına uğradı.
“Ultraaslan”ın yerini alacak gibi görünen “tekyumruk”un nasıl bir grup olduğuna gelince...
En büyük özellikleri; sadece stadyumda değil, stadyum dışında da var olmaları...
Örneğin 1 Mayıs yürüyüşünde grup, “Tekyumruk” pankartı arkasında Taksim’deydi.
TÜMTİS’e üye oldukları için işten atılan ve altı aydır UPS Kargo önünde direnen işçilerin yanındaydı. UPS işçilerinin çağrısı üzerine Taksim’de yapılan yürüyüşte ön saftaydı. “Bizim sesimiz sadece sahalarda değil, işçilerin, emekçilerin yanında da yankılanır” diyen grup geçenlerde Hakkâri’deydi. Çimenli köyünün ilköğretim okuluna kütüphane kazandırdılar. Çocukları sarı - kırmızı kaşkollarla, formalarla sevindirdiler.
Aslantepe’nin inşaatında Gökhan Yavuz ile Raşit Ez adlarında iki işçi, iş kazası sonucunda hayatlarını kaybetmişlerdi. “Tekyumruk” bu iki emekçinin isimlerinin yaşatılması için imza kampanyası başlattı. Özetle sosyal duyarlığı sportif duyarlığı kadar güçlü bir grup Tekyumruk.
FenerbahCHE gurubu ile Gençlerbirliği Kara Kızıl Grubu dün birer bildiriyle “Tekyumruk” grubunu desteklediklerini açıkladılar. Bravo...
Bir Galatasaraylı okurumuz dün anımsattı:
- Demokrasi başbakanların da yuhalanabildiği rejimdir. Rejimin özelliği budur. Ancak diktatörler yuhalandıkları için rahatsız olurlar...

Erdoğan’a not:
“Conflata magna invida, seu bene seu male gesta premunt.”
(Hoşnutsuzluk bir kez alevlendi mi, kötü işlerle birlikte iyiler de beğenilmez.)
Tacitus

Milliyet-Uğur Meleke - Ben de ıslıkladım! - Milliyet.com.tr

Milliyet-Uğur Meleke - Ben de ıslıkladım! - Milliyet.com.tr

Ben de ıslıkladım!


Hafta sonları stadyumlarda toplanan bir küçük ilçe nüfusu kadar insanı, sadece o günkü müsabakayı boş gözlerle izlemeye gelen işsiz/hissiz ve fikirsiz kalabalıklar olarak değerlendirme hatasına sıkça düşeriz. Oysa bir futbol müsabakası sadece çayır-çimen, top-kale, ıslık ve düdükten ibaret değildir; bir kentte yaşayan 40-50 bin bambaşka insanı, siyahı-beyazı, kadını-erkeği, dinliyi-dinsizi, faşisti ve komünisti yana yana, omuz omuza getirebilecek tek organizasyondur aynı zamanda... Bir sinema ya da tiyatro salonu birkaç yüz, bir konserse birkaç bin kişiyi toplayabilir genelde... Bir futbol müsabakasındaysa farklı hayat standartlarına, eğitim düzeylerine ve siyasi görüşlere sahip 50 bin farklı insan 10-12 dönüme sıkışabilir.
Bir spor müsabakası, bir ayakkabı boyacısıyla bir fabrikatörün, bir travestiyle bir profesörün, bir rahiple bir yankesicinin bir arada ya da ayrı ayrı tepkilerini gösterebilecekleri bir ortamdır. Parti mitingine,sendika toplantısına benzemez. Demokratik ülkelerde bu kadar farklı insanı tahakküm altına almaya pek kimsenin gücü yetmez. İki sezon önce Fenerbahçe yönetimi tribünleri kontrol etmek istedi, yapamadı; aylarca Zico sesleri yükseldi. Beşiktaş’ınki denedi, sonuç vermedi. Bir tribün engellemeye çalıştığı halde diğerleri hep bir ağızdan yönetimi protesto ettiler. Türk Telekom Arena’da yaşanan da daha öncekilere benziyor: Birleşik bir grup alkışlıyor, ama bağımsız çoğunluk dinlemiyor. TOKİBaşkanı’nın konuşmasına kızıyor, tepkisini yuhalayarak ve ıslıklayarak gösteriyor.
O yüzden bu stadyumlardan yükselen sesleri küçümsememek lazım. Statlar hürdür ve masumdur.Hırvatistan’ın temelleri Zagrep’in Maksimir Stadı’nda atılmıştır. Çavuşesku’nun çöküşünün önemli bir evresi Bükreş’in Ghencea Stadı’nda yaşanmıştır. İstanbul’un Seyrantepesi’nde yaşanan da öyle hür, öyle masum bir tepkidir özünde...

10 liranın hesabı
Tabii ki hiç kimse Ali Sami Yen Spor Kompleksi’nde böyle bir protestoyu arzu etmezdi. Zaten bu protestonun da çoğu başbakana değil, ondan önceki konuşmacılarıydı. Başbakan ve ekibi İstanbul’a harika bir spor kompleksi yaptılar. Bu statta 2020 Avrupa Şampiyonası maçları oynanacağına eminim. Ve samimiyetle söylüyorum, bu stat son iki Avrupa Şampiyonası’nın oynandığı (Portekiz, İsviçre veAvusturya’daki) bütün statlardan daha güzel...
Ama protestonun kökeni, bence stadın fiziksel özelliklerine dayanmıyor. Kamu vicdanını yaralayan başka iki büyük hata var: Birinci hata, 600 trilyonluk bir yatırımı ikide bir ayda 600 lira kazanan insanların gözüne sokmak.
O 600 trilyon, bakanın/bürokratın cebinden çıkmadı. Pardon çıktı. Ama 600 trilyon değil, 10 lira çıktı. Ülke nüfusu 70 milyon olduğuna göre, bu stadın yapımı için kaba bir hesapla hepimizin cebinden 10 lira çıktı. O zaman devlet erkânı, cebinden 600 trilyon harcamış gibi değil, CEBİMDEN 10 LİRA HARCAMIŞ GİBİ KONUŞMALI. Bana 600 trilyonu değil, 10 lirayı anlatmalı...

Nahif ve güçsüz
İkinci hataysa daha bireysel. Ölmüş bir insanın arkasından kullanılan iki sözcük çok yaralayıcı: “Özhan Canaydın’ın karşımızda NAHİF ve GÜÇSÜZ duruşu, dün gibi aklımızda” diyor TOKİ Başkanı... Kamuoyu o sözcüğü NAİF (saf, deneyimsiz) olarak anladı; oysa cümlenin gelişinden o kelimenin NAHİF (zayıf, cılız, çelimsiz) olduğu tahmin edilebiliyor.
“Sayın TOKİ Başkanı; bugün kuvvetli-güçlü-sağlam olabilirsiniz, olabiliriz. Ama unutmayınız: Toprağın altı, nice kuvvetli şahlarla, sultanlarla, padişahlarla dolu...”

5149 sayılı yasa
Islık meselesinin en trajikomik kısmıysa, en sonunda saklıymış: Galatasaray Başkanı Polat, ıslıklayanları 240 kamerayla tespit edip stada bir daha almayacaklarını beyan etti. Şimdi Sayın Başbakan’a, Sayın Spor Bakanı’na, Sayın TFF Başkanı’na soruyorum:
1) İnsanlar hoşlarına gitmeyen bir şeyi protesto etmek için ne yapmalı? Tribüne döner bıçağı, keser, kasatura mı sokmalı? Birbirini mi vurmalı? Küfür mü etmeli? Yoksa en medeni protesto biçimini mi (yani alkış, ıslık ya da yuhalamayı mı) tercih etmeli?
2) 5149 sayılı sporda şiddet ve düzensizliği önlemeye dair yasa içeriğinde “ıslıkla protesto” stada girmeme sebebi olacak mı?
3) Aynı yasada stada girecek/girmeyecekleri kulüp başkanları mı belirleyecek? Mesela KarabükBaşkanı tipini beğenmediği adamı, Antep Başkanı kendisine muhalif olanı stada sokmayabilir mi? Eğer kulüp başkanlarının böyle bir yetkisi yoksa Sayın Polat, hangi hukuka dayanarak böyle tehditte bulunabiliyor?
Eğer bu ülkede ıslıkla protesto yasaksa; stada girecekleri/girmeyecekleri İl Güvenlik Kurulu değil, Bakanlık değil, Polis Teşkilatı değil, kulüp başkanları belirleyecekse; ben bundan sonra hiçbir stada girmek istemiyorum. Hatta, kendimi ihbar ediyorum: Cumartesi 19:30’da ben de ıslıklı protestoya katıldım. 240 kameranızla zaten yerimi ve kimliğimi tespit etmişsinizdir. Beni de bundan sonra TT Arena’ya almamanızı arz ederim.
Nokta...

19 Ocak 2011 Çarşamba

Cimbom, polise 150 ıslıkçı verdi / Türkiye / Radikal İnternet

Cimbom, polise 150 ıslıkçı verdi / Türkiye / Radikal İnternet

Cimbom, polise 150 ıslıkçı verdi



Cumartesi gecesi 'açılış'taki protestolarla hareketlenen Galatasaray'da taraftar grupları da hareketli. 11 alt gruptan 5'i bu yıl 10 yaşına giren ultrAslan'ın çatısını terk etti.


Galatasaray’ın yeni stadının açılışında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’a yönelen protestolar, yönetimden sonra taraftar grubu ultrAslan’ı da zorluyor. 2001’de muhalif Avrupa tribün kültürü ‘ultras’ manifestosuyla, farklı eğilimlerden alt grupların oluşturduğu ultrAslan son olaylarda kulüp yönetiminden yana tavır alınca kendi bünyesindeki bazı grupların da tepkisini çekti ve tribün organizasyonlarında etkin rol alan 5 grup ultrAslan çatısından ayrıldı. Ayrılanlar arasında kongre üyelerinin yer aldığı gruplar da var. Uzun süredir sağ-muhafazakâr eğilimin hâkim olduğu ultrAslan şimdi bir yol ayrımında gibi görünüyor.

Protesto gerilimi

2001’de ‘altın’ dönemini yaşayan takımda taraftarlar da hareketlenmiş, ‘ultrAslan’ kurulmuş ve ‘endüstrileşen futbola karşı taraftar kültürü” temelli bir bileşim olduğunu ilan etmişti. Ama başarılı günlerle birlikte tribündeki bahar havası da geçmeye başladı. ultrAslan önce kuruluş dönemindeki çok sesliliği kaybetmeye başladı. Ardından eleştiriler geldi. Bu eleştiriler, çarpıcı tribün eylemleriyle tanınan ‘Yürüyedur’ grubunun ‘baskıyla tasfiye edilmesi’ suçlamasına kadar vardı. Yine de uA armasını terk eden olmadı.

Bu görüntü ‘açılış’la değişti. Protestolar sadece Galatasaraylıların değil, tüm ülkenin gündemindeydi. Başkan Adnan Polat’ın açıklamalarında, TOKİ Başkanı’nın merhum Özhan Canaydın hakkındaki büyük tepki çeken sözlerine tepki verilmeden protestocuların ‘Galatasaraylı olmadıkları’nın ilan edilmesi ve ‘bir daha stada sokulmayacakları’ fetvası ortalığı karıştırdı. Öncelikli hedef yönetim ve özellikle de Polat oldu. Ama daha olayların yaşandığı gece Genel Koordinatör Oğuz Altay imzasıyla yayımlanan ultrAslan açıklaması fırtınayı bu kıyıya da sürükledi: “Siyasi görüşleri için fırsat bekleyen bu aciz kişilerin Türk misafirperverliğini ve ahde vefalarını tekrar gözden geçirmelerini şiddetle tavsiye ediyorum.” Altay belki bu açıklamayı yazarken ‘aciz’ kişiler diye adlandırdıkları arasında kongre üyelerinin de olduğunu bilmiyordu. Büyük tepki aldı. Ertesi gün yeni bir açıklama yaparak durumu yatıştırmaya çalıştı. ‘Her kesimden insanın ortak tavrı ve baskısıyla biraz sert bir açıklama’ yaptığını, AKP’li olmadığını söylüyor, Bayraktar’ı kınıyordu. Ama protestolar hakkındaki görüşü değişmemişti.

Yaprak dökümü başlıyor
Bu tedbir yangını söndürmeye yetmedi. Pazartesi günü, sert eleştiriler yerini ‘terk etmelere’ bıraktı. İki kanallı bir tepki yürüdü aslında. O güne kadar biraz daha az bilinen bir grup olan ve uA çatısına katılmayan Tekyumruk’un yayımladığı bir bildiri internet mecrasında hızla yayıldı ve popülerleşti. Sol eğilimli taraftarların grubu Tekyumruk, tek özür borcunun bu süreçte hayatını kaybeden 3 işçiye olduğunu söylüyordu. Galatasaraylılar bu bildiriyi internette o kadar yaygınlaştırdı ki olaylara ‘provokatör’ aranan bir süreçte, Tekyumruk grubu ‘odak’ olarak gösterilmekten endişe eder oldu. Grup sözcülerinden biri, “Birçok olumlu tepkiyle mutlu olduk ama bunun yanında hedef tahtası durumuna geldik. Bizi boyumuzu aşan konularla itham ediyorlar” diyor. İkinci kanalda ise ultrAslan çatısından ayrılanlar vardı. Özellikle Eski Açık tribünün önemli grupları, Parçalı, SultanS ve Karşı ile birlikte Ölümüne ve Hell –zehir zemberek bildiriler yayımlayarak- ya kendilerini feshettiler ya da uA çatısından ayrıldılar. Gidenler arasındaki en sert tepki ise ‘Ölümüne’ grubundan geldi. Kulüp üyesi de olan Timur Kuban şöyle diyordu: “Ya biat kültürüne ayak uyduran ultrAslan gibi davranacağız ya da bu işi bırakacağız.”

Giden var ama kan kaybı yok
Dün ultrAslan genel koordinatörü Oğuz Altay’la telefonda konuştuk. Uzun uzun meşgul çalan telefonu, Altay’ın bu gündemle bir hayli meşgul olduğunu gösteriyor. ‘Başından beri olaylara aklı selim bakmaya çalıştık’ diyor. Protesto döneminin popüleri Tekyumruk’un küçük bir grup olduğunu ve bir sorun yaşamadıklarını söylüyor. Taraftarın, hakaretamiz ifadelere yönelik büyük tepkisi üzerine, ilk günlerden farklı tonda hazırlanmış bir açıklama da yaptı. Ayrılanlar içinse temkinli Altay: “Zaman içinde, evlilik, iş gibi özel yaşam sorunları nedeniyle zaten tribünlerden uzaklaşmışlardı. Bir kan kaybı yok.”

GS 150 kişiyi polise bildirdi
Galatasaray yönetimi Başbakan Erdoğan’a yönelik protestoyla ilgili olarak kameralardan belirlediği 150 kişiyi İstanbul Emniyeti’ne bildirdi. Şu anda yürürlükte olan yasaya göre stadyuma giriş yasağı cezasına İl Spor Güvenlik Kurulu yetkili. Görüntüleri saptanan kişilerle ilgili böyle bir karar gündeme gelebilecek. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ise “Böyle bir görkemli açılış töreninde üzücü bir tablonun doğmasına vesile olanlarla ilgili neler yapılabilirse, tespit çalışmalarından sonra değerlendirilecek” dedi.

‘Özür ve istifa’ bildirisi
Tekyumruk grubunun pazartesi günü “Özür dilemiyoruz! Özür dilemeye ve istifaya çağırıyoruz!” başlığıyla yaptığı açıklama, özellikle internette yankı uyandırdı. O açıklamanın bir bölümü şöyle: “Bu stat için, ne devlete, ne de Adnan Polat’a bir borcumuz var. Bizler bu stat için sadece evine ekmek götürmek derdinde olan, günlerini gecelerini şantiye alanında geçiren, kimi zaman maaşını bile alamayan, iş güvenliği olmadan çalıştırılan emekçilere teşekkür ederiz. Cumartesi akşamı yapılan protesto için Galatasaraylılığımızı sorgulayan Adnan Polat’ı, özür dilemeye ve istifa etmeye davet ediyoruz.”

Ayrılanların, ultrAslan’ı sahip çıkmamakla eleştirdikleri ‘manifesto’dan:
Tüm lig maçları, aynı gün ve saatte oynanmalıdır.
Türkiye Kupası kuralarına ilk kademeden itibaren tüm takımlar katılmalı, böylece, büyük takımlarla küçük takımlar eşleşebilmeli, futbol zevki ve heyecanı Türkiye’nin her yerine taşınabilmeli.
Formaların reklamla dolması engellenmelidir. Her takımın kendi klasik forması korunmalı, abartılı ‘tasarım’ gariplikleriyle semboller zedelenmemelidir.
Stat içinde emniyet görevlisi olmamalıdır. Emniyet güçleri, görev yaparken taraftarların coşkusunu ve desteğini engellememelidir

Protestonun faturası ‘tekyumruk’a çıkacak! - T24

Protestonun faturası ‘tekyumruk’a çıkacak! - T24

Protestonun faturası ‘tekyumruk’a çıkacak!
T24 - TT Arena’nın açılışındaki görüntüleri inceleyen polis, olayların ilk olarak kale arkasındaki “Tekyumruk” grubunca başlatıldığını daha sonar VIP ile VIP alt kısmında oturanların katıldığını belirledi.

Türk Telekom (TT) Arena’nın açılışı sırasında yaşanan, Galatasaray camiasında büyük krize neden olan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın protesto edildiği olaylarla ilgili olarak başlatılan incelemede ilk ipuçlarının ortaya çıktığı belirtildi. Milliyet gazetesinde yer alan haber şöyle:

Erdoğan’ın, ilk olarak, kale arkasında konuşlanan ve kendilerine “Tekyumruk” adını veren taraftar grubunca ıslıklanıp yuhalandığı öne sürüldü. Polise göre organize olduğu şüphesi güçlenen protestoya, stadın VIP ile VIP alt kısmında oturan ve kulüp yönetimince davet edilen kişilerin de katıldığı anlaşıldı.

Alınan bilgilere göre, TT Arena’nın açılış töreninde yaşanan olayların ardından Galatasaray Kulübü’nün polise teslim ettiği stattaki 200 kameraya ait görüntülerin incelenmesi için Asayiş Şube Müdürlüğü’nde özel çalışma ekibi oluşturuldu. Bu görüntüler, aynı zamanda statta görevli 40 polis kamerasıyla birlikte hemen incelemeye alındı.


‘Organize tepki var’ şüphesi

Özel ekibin ilk tespitlerine göre, Erdoğan’ın stadı terk etmesine neden olan protestoların kale arkası bölümünde oturan yaklaşık 150 kişilik bir grup tarafından başlatıldığı anlaşıldı. Kendilerine “Tekyumruk Galatasaray Taraftar Grubu” adını veren ve sol görüşlü olarak bilinen grubun, TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın sözleriyle birlikte başladığı ıslıklı ve yuhalamalı protestolara daha sonra stadın VIP ve VIP alt kısmında oturan kulüp davetlilerinin de katıldı.
Milliyet’e bilgi veren üst düzey bir emniyet yetkilisi, “Tekyumruk” adlı grup tarafından başlatılan protestonun organize olabileceği yönünde işaretler bulunduğunu iddia etti. Aynı yetkili, olayın organize olduğunun tespit edilmesi halinde grubun siyasi konumu nedeniyle Terörle Mücadele Şubesi’nin de soruşturmaya katılabileceğini bildirdi.


'Özür dilemiyoruz'

Kendilerine “Tekyumruk” adını veren taraftar grubu da Adnan Polat’ı Galatasaray taraftarından özür dilemeye ve istifa etmeye davet etti. Grubun internet sitesinde şu görüşlere yer verildi:

“Bizlerin bu stad için, ne devlet erkanına, ne de Adnan Polat’a bir borcumuz var. Bu stad kimsenin cebinden çıkan para ile yapılmadı. Kendi yandaşlarına peşkeş çektiği Ali Sami Yen arazisi karşılığı yapılan stad için bizim tek borcumuz, bu stadı yapan, üçünü çalışmalar sırasında yitirdiğimiz emekçileredir” Grup, uluslararası bir kargo firmasının Türkiye bürosundaki çalışırken sendikaya üye oldukları gerekçesiyle işten atılan işçilere destek vermişti.





Divan Kurulu Toplantısı 22 Ocakta

Divan Kurulu Toplantımız 22 Ocak Cumartesi saat 11.00'de-

Değerli Galatasaraylılar,

Derneğimizin Divan Kurulu Toplantısı 22 Ocak 2011 Cumartesi günü saat 11.00'de cemiyet lokalimizde gerçekleşecektir. Divan Toplantımızda yeni divan üyelerimize beratları verilecektir.

Divan Kurulu üyelerimizin bilgilerine sunarız.